Araştırma: 2050’ye kadar 122 yaş rekoru kırılabilir
Araştırma: 2050’ye kadar 122 yaş rekoru kırılabilir
Uzmanlar, yaşlılıkta sadece uzun yaşamanın değil, kaliteli ve bağımsız bir yaşam sürmenin de önemli olduğunun altını çiziyor.
Dünyanın dört bir yanında insanlar artık daha uzun yaşıyor ve doğumdaki yaşam süresi giderek artıyor. Bazı tahminlere göre, insan ömrü her yıl dörtte bir oranında uzuyor. Bu artış, 100 yaş ve üzerini gören kişilerin sayısındaki ciddi yükselişi de beraberinde getiriyor.
Tarihte 110 yaşını aşan ilk kişi 1899 yılında, 110 yıl ve 4 ay yaşadıktan sonra hayatını kaybetti. O günden bu yana insan ömrü daha da uzadı. Bugün hâlâ geçilemeyen en uzun yaşam süresi rekoru ise Fransız Jeanne Calment’e ait. 21 Şubat 1875’te doğan Calment, 4 Ağustos 1997’de 122 yıl ve 164 günlükken hayatını kaybetti.
Fakat bu rekorun yakında kırılabileceği düşünülüyor. Danimarka Güney Üniversitesi’nden (SDU) araştırmacıların yayımladığı bir çalışmaya göre, 2050 yılına kadar bu rekorun kırılma ihtimali %25.
Danimarka'da 'süper yaşlı' sayısı artıyor
SDU'dan araştırmacılar, yaklaşık 17.000 Danimarkalı ve İsveçli yüzyıllık birey üzerinde yaptıkları başka bir çalışmada, Danimarkalıların daha ileri yaşlarda hayatta kalma eğilimi gösterdiğini buldu.
Ancak aynı eğilim İsveçli yüzyıllıklarda gözlemlenmedi. Araştırmanın başındaki bilim insanları, iki ülkenin yaşlı nüfuslarına yönelik uygulamalarındaki farkları inceledi.
İlk dikkat çeken farklardan biri, yaşlı bireylerin bağımsız yaşama becerilerinde (ADL – Günlük Yaşam Aktiviteleri) görüldü. Danimarkalı uzun ömürlü bireyler, banyo yapmak ve giyinmek gibi temel ihtiyaçlarını daha uzun süre bağımsız olarak karşılayabiliyor.
İsveç'te ise bu becerilerde bir gerileme söz konusu. Hatta yaşlı bireylerin hareket kabiliyetleri, bilişsel test sonuçları ve genel performansları da düşüş gösterdi.
Sağlık sistemi farklılıkları etkili
Araştırma, sağlık politikaları açısından da çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Danimarka’daki yaşlı bireylerin sağlık sistemi tarafından daha iyi desteklendiği, İsveç’te ise özellikle düşük gelirli yaşlıların yetersiz hizmet aldığı belirtildi.
Özellikle kamu sağlığı harcamalarındaki düşüşün, İsveç’teki dezavantajlı grupları –yaşlılar dâhil– orantısız şekilde etkilediği kaydedildi.
Uzmanlar, yaşlılıkta sadece uzun yaşamanın değil, kaliteli ve bağımsız bir yaşam sürmenin de önemli olduğunun altını çiziyor.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.