Hükümete Kilimanjaro düzeyinde destek: Usta dağcı Sali: "Servet gerekmez, dağlar okullara girmeli!"

Yaşam 25.11.2025 - 16:18, Güncelleme: 01.12.2025 - 02:26 1392 kez okundu.
 

Hükümete Kilimanjaro düzeyinde destek: Usta dağcı Sali: "Servet gerekmez, dağlar okullara girmeli!"

74 yaşında 50'sinde hisseden efsane isim, Cumhurbaşkanı Silyanovska-Davkova'nın dağcılık önerisine destek verdi: "Dağcı olmak için servet değil, yürek gerekir."
Usta dağcı Burhanedin Sali ile buluşma noktamız, Üsküp Türk Çarşısı'nın kalbi, tarihi Arasta Camii'nin önüydü. Hedefim, sabah 11.00'de sessiz, loş bir çaycı köşesinde sakin bir sohbet yapmaktı. Ancak Burhanedin Bey'in ilk sözleri planımı kökten değiştirdi: "Çaycıya girmem, girmeyi sevmem. Ama hatırın kalmasın, seninle gelirim, ya da en iyisi dışarıda oturalım," dedi Burhanedin Bey. Hava 6 dereceyi gösteriyordu. İçimi titreten soğuğa rağmen, o anlık utangaçlık ve saygıyla "Üşümezseniz tabii ki," diyebildim. "Hayır, ben üşümem," dedi. Oysa montumun içinde ben gerçekten üşüyordum. Tam da bu beklenmedik kararlılığın ortasında, hemen yakınımızdaki Burhan'ın Ottoman Kahvesi'nden geçtik. İşletme sahibi Burhan abi dışarıdaki masalara bakıyordu. "Burhan abi, bir rica etsek, şu dışarıdaki masalara oturabilir miyiz?" Cevabı, Üsküp esnafının sıcaklığını yansıtan cinstendi: "Tabii ki buyurun, ne demek." Böylece, dondurucu havaya meydan okuyan, samimi bir sohbete başladık. İlk sorumuz dağcılığın Beden eğitimi dersine eklenip eklenmemesiydi. Cumhurbaşkanı Silyanovska-Davkova'nın beden eğitimi derslerine dağcılığın eklenmesi önerisini değerlendiren 74 yaşındaki usta dağcı Burhanedin Sali, bu sporun kendisi için ne ifade ettiğini derin duygularla anlatıyor. 18 Ocak 1972'de askerlik dönüşünün üçüncü gününde Vodno Dağı'na çıkarak başlayan yolculuğu, tam 53 yıldır aralıksız sürüyor. Dağcılığın yaşamın kendisi olduğunu belirten Sali, bu sporun beden eğitimi derslerine mutlaka eklenmesi gerektiğini savunuyor. Öğrencilere çağrı: "Dağcılığın çok büyük faydası olur" Burhanedin Sali, dağcılığın özellikle gençler için önemine dikkat çekiyor. Öğrencilerin dağcılıkla ilgilenmeleri gerektiğini tavsiye ederek, "Evde boşuna oturmak iyi bir şey değildir. İnsanın vücuduna hareket lazım" diyor. Sali, dağcılığın pahalı bir uğraş olduğu yönündeki yaygın düşünceye de karşı çıkıyor: "Dağcılık pahalı değildir. Bir dağ kulübüne üye olmanız yeterli; sadece yol parası gerekir. Kulüplerde size gerekli bilgileri veren, yanınızda olan rehberler var. Üsküp'te Vodno hemen yanı başımızda. Daha yüksek dağlar için elbette para lazım, ama Makedonya'da dağcılığa başlamak için büyük bir masraf yok. Yeni başlayanlar için böyle bir engel söz konusu değil." Çocukluktan başlayan ve dünyaya uzanan yolculuk Sali, dağcılıkla tanışma hikâyesinin çocukluk yıllarına uzandığını söylüyor. İlk kez beşinci sınıftayken, 1963 depreminden önce Fransızca öğretmeni Svetlana tarafından Vodno'ya götürüldüğünü anlatıyor. Bu deneyimin ardından çocukluk arkadaşlarıyla kestane ve erik toplama zamanlarında Vodno'ya tırmanmaya devam etmiş. Kara Dağ'da yaptığı on beş aylık askerliğin de dağ sevgisini perçinlediğini belirtiyor ve 1974'te dağcılık kulübüne üye olmuş. Üsküp’ün Bistra Dağ Kulübü üyesi olan Sali, dağcılığa başladığında mahallede kendisine "normal değilsin, bu kadar uzun mesafeler yürünür mü" dendiğini içtenlikle hatırlıyor. Ancak zamanla komşuları da onunla yavaş yavaş dağa çıkmaya başlamış. Otuz gün boyunca Makedonya sınırlarını yürüyüşü Burhanedin Sali, sadece zirve tırmanışlarıyla değil, uzun yürüyüşlerle de uğraştığını dile getiriyor. En uzun yürüyüşünün otuz gün sürdüğünü gururla anlatıyor. "1996 yılında Kriva Palankalı bir dağcı arkadaşımla birlikte Makedonya’nın sınır hattı boyunca 900 kilometreden uzun bir yürüyüş yaptık. Bir ay boyunca ülkenin sınırlarını adım adım çevreledik." Bu zorlu yürüyüşe en az bir yıl hazırlandığını, sınırları parça parça gezerek araştırdığını belirtiyor. Yürüyüş boyunca çadırda kalmışlar, uyumak için bir çuval, çay kaynatmak ve yemek pişirmek için ise sadece bir pişirme ocağı ve tencere kullanmışlar. "İstek varsa zorluk yoktur" Burhanedin Sali, 1996 yürüyüşünde zorluklarla karşılaşıp karşılaşmadığını şöyle değerlendiriyor: "Zorluk çekmedik. Çünkü keyiften gittim. İnsan keyif için gittiği zaman zorluk görmez. Bütün Makedonya sınırını yürümek bana büyük bir gurur verdi, çünkü isteğim vardı. İstek olunca zorluk görünmez." Sali, dağcılığın yanı sıra yürümekten büyük keyif aldığını belirterek bu kararlılığının altını çiziyor. Mostar'dan Jablak'a iki kez, toplam 400 kilometre yürüdüğünü ekliyor. "Sağlık oldukça dağlardayım" diyerek kararlılığını ifade eden Sali'nin dağcılığa olan bağlılığı Yakupica Dağı'ndaki Solunska glava zirvesi (2.540 metre) ile de kendini gösteriyor; bu zirveye tam 1492 kez tırmanmış. İlk tırmanışının 10 Ekim 1976'da olduğunu belirten Sali, sağlık olursa seneye bu tırmanışın 50. yıldönümünü kutlamayı planlıyor. Gençler ve dağlara saygı Burhanedin Sali, günümüzde gençlerin dağcılığa ilgi gösterdiğini gözlemliyor, ancak zorlamanın doğru olmadığını vurguluyor: "Bir insanı bugün hiçbir şeye zorlayamazsın. Sadece isteği varsa yapar. Ben kimseye dağcılığa başlayın diyemem. Bugün hiç kimseyi kandıramazsın." Zirveye ulaştığında hissettiklerini ise büyük bir alçakgönüllülükle ifade ediyor: "Hayır, dağı insan hiçbir zaman yenemez. Sen sadece beş, on dakika zirvede kalıyorsun. Ama oraya tırmanmak açısından çok büyük bir zevk hissediyorsun... Bizim için her dağın kendi ağırlığı vardır." Korku yok, tedbir var: "Tehlike her yerde" Sali, dağlara tırmanırken korku ve endişe duymadığını özellikle belirtiyor: "Korkulursa evde oturmak lazım... Tehlike bugün Üsküp’te de var. Yolda, arabada, her yerde tehlike var. Dağda böyle şeyleri en az düşünmek lazım." Dağcıların en büyük düşmanının sis olduğunu söylüyor. "O zaman hiçbir şey görmüyorsun. Eğer dağı tanımıyorsan zor olur. Akıllıysan en iyisi geri dönmektir" diyerek tecrübenin önemine işaret ediyor. Dünya çapında bir dağcı: Korab'dan Kilimanjaro'ya Burhanedin Sali, sadece Makedonya'da değil, dünyanın en yüksek zirvelerinde de iz bıraktı. Tırmandığı önemli zirveler şunlardır: Asya: İran'daki volkanik zirve Damavand (5.671 m) ve Türkiye'deki Ağrı Dağı (5.137 m) - İkişer kez. Afrika: Kilimanjaro (5.895 m) ve Kenya Dağı (5.199 m) - İkişer kez. Avrupa: Avrupa'nın en yüksek zirvesi Mont Blanc - İki kez; Slovenya'daki Triglav - On kez. Balkanlar: Bulgaristan'daki Musala (2.925 m) ve Vihren (2.914 m), Yunanistan'daki Olympos (2.918 m) ve Makedonya'nın en yüksek zirvesi Korab (2.764 m) "74 Yaşında hâlâ 50 yaşında hissediyorum" Sali, dağcılığın kendisine kazandırdıklarını sağlık ve dostluk olarak özetliyor: "Dağcılık sayesinde çok yerler gezdim, gördüm, çok dostlar edindim. Şimdi 74 yaşındayım ama 50 yaşında hissediyorum. Sağlık için çok iyi bir spor." "Doktorlarla kavgalıyım. Sağlık oldukça dağlardayım" diyerek kararlılığını ifade ediyor. Hüsamettin Gina
74 yaşında 50'sinde hisseden efsane isim, Cumhurbaşkanı Silyanovska-Davkova'nın dağcılık önerisine destek verdi: "Dağcı olmak için servet değil, yürek gerekir."

Usta dağcı Burhanedin Sali ile buluşma noktamız, Üsküp Türk Çarşısı'nın kalbi, tarihi Arasta Camii'nin önüydü. Hedefim, sabah 11.00'de sessiz, loş bir çaycı köşesinde sakin bir sohbet yapmaktı. Ancak Burhanedin Bey'in ilk sözleri planımı kökten değiştirdi:

"Çaycıya girmem, girmeyi sevmem. Ama hatırın kalmasın, seninle gelirim, ya da en iyisi dışarıda oturalım," dedi Burhanedin Bey.

Hava 6 dereceyi gösteriyordu. İçimi titreten soğuğa rağmen, o anlık utangaçlık ve saygıyla "Üşümezseniz tabii ki," diyebildim. "Hayır, ben üşümem," dedi. Oysa montumun içinde ben gerçekten üşüyordum.

Tam da bu beklenmedik kararlılığın ortasında, hemen yakınımızdaki Burhan'ın Ottoman Kahvesi'nden geçtik. İşletme sahibi Burhan abi dışarıdaki masalara bakıyordu.

"Burhan abi, bir rica etsek, şu dışarıdaki masalara oturabilir miyiz?"

Cevabı, Üsküp esnafının sıcaklığını yansıtan cinstendi: "Tabii ki buyurun, ne demek."

Böylece, dondurucu havaya meydan okuyan, samimi bir sohbete başladık. İlk sorumuz dağcılığın Beden eğitimi dersine eklenip eklenmemesiydi.

Cumhurbaşkanı Silyanovska-Davkova'nın beden eğitimi derslerine dağcılığın eklenmesi önerisini değerlendiren 74 yaşındaki usta dağcı Burhanedin Sali, bu sporun kendisi için ne ifade ettiğini derin duygularla anlatıyor.

18 Ocak 1972'de askerlik dönüşünün üçüncü gününde Vodno Dağı'na çıkarak başlayan yolculuğu, tam 53 yıldır aralıksız sürüyor. Dağcılığın yaşamın kendisi olduğunu belirten Sali, bu sporun beden eğitimi derslerine mutlaka eklenmesi gerektiğini savunuyor.

Öğrencilere çağrı: "Dağcılığın çok büyük faydası olur"

Burhanedin Sali, dağcılığın özellikle gençler için önemine dikkat çekiyor. Öğrencilerin dağcılıkla ilgilenmeleri gerektiğini tavsiye ederek, "Evde boşuna oturmak iyi bir şey değildir. İnsanın vücuduna hareket lazım" diyor.

Sali, dağcılığın pahalı bir uğraş olduğu yönündeki yaygın düşünceye de karşı çıkıyor: "Dağcılık pahalı değildir. Bir dağ kulübüne üye olmanız yeterli; sadece yol parası gerekir. Kulüplerde size gerekli bilgileri veren, yanınızda olan rehberler var. Üsküp'te Vodno hemen yanı başımızda. Daha yüksek dağlar için elbette para lazım, ama Makedonya'da dağcılığa başlamak için büyük bir masraf yok. Yeni başlayanlar için böyle bir engel söz konusu değil."

Çocukluktan başlayan ve dünyaya uzanan yolculuk

Sali, dağcılıkla tanışma hikâyesinin çocukluk yıllarına uzandığını söylüyor. İlk kez beşinci sınıftayken, 1963 depreminden önce Fransızca öğretmeni Svetlana tarafından Vodno'ya götürüldüğünü anlatıyor. Bu deneyimin ardından çocukluk arkadaşlarıyla kestane ve erik toplama zamanlarında Vodno'ya tırmanmaya devam etmiş. Kara Dağ'da yaptığı on beş aylık askerliğin de dağ sevgisini perçinlediğini belirtiyor ve 1974'te dağcılık kulübüne üye olmuş.

Üsküp’ün Bistra Dağ Kulübü üyesi olan Sali, dağcılığa başladığında mahallede kendisine "normal değilsin, bu kadar uzun mesafeler yürünür mü" dendiğini içtenlikle hatırlıyor. Ancak zamanla komşuları da onunla yavaş yavaş dağa çıkmaya başlamış.

Otuz gün boyunca Makedonya sınırlarını yürüyüşü

Burhanedin Sali, sadece zirve tırmanışlarıyla değil, uzun yürüyüşlerle de uğraştığını dile getiriyor. En uzun yürüyüşünün otuz gün sürdüğünü gururla anlatıyor.

"1996 yılında Kriva Palankalı bir dağcı arkadaşımla birlikte Makedonya’nın sınır hattı boyunca 900 kilometreden uzun bir yürüyüş yaptık. Bir ay boyunca ülkenin sınırlarını adım adım çevreledik."

Bu zorlu yürüyüşe en az bir yıl hazırlandığını, sınırları parça parça gezerek araştırdığını belirtiyor. Yürüyüş boyunca çadırda kalmışlar, uyumak için bir çuval, çay kaynatmak ve yemek pişirmek için ise sadece bir pişirme ocağı ve tencere kullanmışlar.

"İstek varsa zorluk yoktur"

Burhanedin Sali, 1996 yürüyüşünde zorluklarla karşılaşıp karşılaşmadığını şöyle değerlendiriyor: "Zorluk çekmedik. Çünkü keyiften gittim. İnsan keyif için gittiği zaman zorluk görmez. Bütün Makedonya sınırını yürümek bana büyük bir gurur verdi, çünkü isteğim vardı. İstek olunca zorluk görünmez."

Sali, dağcılığın yanı sıra yürümekten büyük keyif aldığını belirterek bu kararlılığının altını çiziyor. Mostar'dan Jablak'a iki kez, toplam 400 kilometre yürüdüğünü ekliyor.

"Sağlık oldukça dağlardayım" diyerek kararlılığını ifade eden Sali'nin dağcılığa olan bağlılığı Yakupica Dağı'ndaki Solunska glava zirvesi (2.540 metre) ile de kendini gösteriyor; bu zirveye tam 1492 kez tırmanmış. İlk tırmanışının 10 Ekim 1976'da olduğunu belirten Sali, sağlık olursa seneye bu tırmanışın 50. yıldönümünü kutlamayı planlıyor.

Gençler ve dağlara saygı

Burhanedin Sali, günümüzde gençlerin dağcılığa ilgi gösterdiğini gözlemliyor, ancak zorlamanın doğru olmadığını vurguluyor: "Bir insanı bugün hiçbir şeye zorlayamazsın. Sadece isteği varsa yapar. Ben kimseye dağcılığa başlayın diyemem. Bugün hiç kimseyi kandıramazsın."

Zirveye ulaştığında hissettiklerini ise büyük bir alçakgönüllülükle ifade ediyor:

"Hayır, dağı insan hiçbir zaman yenemez. Sen sadece beş, on dakika zirvede kalıyorsun. Ama oraya tırmanmak açısından çok büyük bir zevk hissediyorsun... Bizim için her dağın kendi ağırlığı vardır."

Korku yok, tedbir var: "Tehlike her yerde"

Sali, dağlara tırmanırken korku ve endişe duymadığını özellikle belirtiyor: "Korkulursa evde oturmak lazım... Tehlike bugün Üsküp’te de var. Yolda, arabada, her yerde tehlike var. Dağda böyle şeyleri en az düşünmek lazım."

Dağcıların en büyük düşmanının sis olduğunu söylüyor. "O zaman hiçbir şey görmüyorsun. Eğer dağı tanımıyorsan zor olur. Akıllıysan en iyisi geri dönmektir" diyerek tecrübenin önemine işaret ediyor.

Dünya çapında bir dağcı: Korab'dan Kilimanjaro'ya

Burhanedin Sali, sadece Makedonya'da değil, dünyanın en yüksek zirvelerinde de iz bıraktı. Tırmandığı önemli zirveler şunlardır:

  • Asya: İran'daki volkanik zirve Damavand (5.671 m) ve Türkiye'deki Ağrı Dağı (5.137 m) - İkişer kez.
  • Afrika: Kilimanjaro (5.895 m) ve Kenya Dağı (5.199 m) - İkişer kez.
  • Avrupa: Avrupa'nın en yüksek zirvesi Mont Blanc - İki kez; Slovenya'daki Triglav - On kez.
  • Balkanlar: Bulgaristan'daki Musala (2.925 m) ve Vihren (2.914 m), Yunanistan'daki Olympos (2.918 m) ve Makedonya'nın en yüksek zirvesi Korab (2.764 m)

"74 Yaşında hâlâ 50 yaşında hissediyorum"

Sali, dağcılığın kendisine kazandırdıklarını sağlık ve dostluk olarak özetliyor: "Dağcılık sayesinde çok yerler gezdim, gördüm, çok dostlar edindim. Şimdi 74 yaşındayım ama 50 yaşında hissediyorum. Sağlık için çok iyi bir spor."

"Doktorlarla kavgalıyım. Sağlık oldukça dağlardayım" diyerek kararlılığını ifade ediyor.

Hüsamettin Gina

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve siteye yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.