Erol Rizaov: ''Sahte vatanseverlikten demokrasi erozyonuna''

Duayen gazeteci Erol Rizaov, Makedonya’nın üç temel tehditle karşı karşıya olduğunu savunuyor: ''milliyetçi söylemlerin yükselişi, AB sürecinin tıkanması ve demokratik kurumların erozyonu''.

Usta gazeteci ve yazar Erol Rizaov, Kuzey Makedonya’daki siyasi ortamı sert şekilde eleştiriyor. Nezavisen haber sitedinde yazmış olduğu köşe yazısına göre, ülkede neredeyse her yıl yapılan seçimler, “sahte vatanseverlik” ve “sahte vaatler” üzerine kurulu olduğunu belirtmekte. Milliyetçi ve şoven söylemler, seçim öncesinde bilinçli olarak körükleniyor ve bu durum faşizme giden tehlikeli bir adım olarak görülüyor. Yugoslavya’nın kanlı çöküşü, bu tür nefret söylemlerinin nelere yol açabileceğinin tarihsel bir örneği. Rizaov, ikinci büyük tehlikenin AB üyelik sürecinin hükümet tarafından tali ve önemsiz bir mesele gibi gösterilmesi olduğunu belirtiyor. Bulgarların Makedonya Anayasası’na eklenmesi, devletin geleceği açısından güvence sağlayabilecek bir adımken, siyasi hesaplar yüzünden engelleniyor. AB sürecini tıkayan bu yaklaşım, Makedonya’yı bölgesel gelişimden izole ediyor ve telafisi imkânsız kayıplara neden oluyor. Hükümetin “ne pahasına olursa olsun Avrupa’ya girmeyiz” sloganını sahte bir direniş olarak tanımlıyor. Üçüncü tehlike ise parlamenter demokrasinin bozulması. Yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki ayrım ortadan kalkmış durumda; tüm güç, giderek Başbakan Hristiyan Mickoski’nin elinde toplanıyor. Cumhurbaşkanı etkisiz, medya özgürlükleri zayıf, muhalefet ise neredeyse yok hükmünde. Gazeteciliğin iktidar propagandasına alet olması, ülkenin demokratik yapısını daha da zayıflatıyor. Sonuç olarak Rizaov, Makedonya’nın üç temel tehditle karşı karşıya olduğunu savunuyor: milliyetçi söylemlerin yükselişi, AB sürecinin tıkanması ve demokratik kurumların erozyonu. Bu durum, ülkenin hem siyasi hem ekonomik geleceğini tehlikeye atıyor. Yazar, halkın aldatılmaya devam etmesi hâlinde, devletin çöküşünün kaçınılmaz olacağı uyarısında bulunuyor.