"Yörük Köyü'nden dünya sahnelerine": Oyuncu Aksel Mehmet ile 'DJ Ahmet'in sırrı
"Yörük Köyü'nden dünya sahnelerine": Oyuncu Aksel Mehmet ile 'DJ Ahmet'in sırrı
Saraybosna ve Sundance Film Festivalleri'nde kazandığı ödüllerle adından söz ettiren "DJ Ahmet" filmi, Makedonya'nın Yörük köylerinde geçen samimi hikayesiyle izleyicileri etkilemeyi başardı.
Filmin başarısında önemli bir payı olan usta oyuncu Aksel Mehmet, filmde canlandırdığı karakterden çekim sürecine, ödüllerin kendisine hissettirdiklerinden filmin evrensel mesajına kadar pek çok konuda önemli açıklamalarda bulundu.
Mehmet, filmde ana karakter Ahmet'in babasını canlandırıyor. Projenin genç yönetmeni Georgi Unkovski'nin cesaretine hayran kaldığını belirtirken, "Türk yönetmenlerinin bile cesaret edemediği, bir Türk-Yörük köyünde geçen bizden bir hikâyeyi ölümsüzleştirip dünyaya duyurma cesaretini göstermiş olması beni çok mutlu etti" diyor.
"Oradaki o köyler o kadar da oralarda bir yerlerde olmamalı, hatta tam da kalbimizin orta yerinde olmalı," sözleriyle çekimler sırasında tanıştığı insanların temiz yürekliliğine ve naifliğine vurgu yapan Aksel Mehmet, filmin temel mesajını da şu sözlerle özetliyor: "Ahmet'in hikayesi, her bireyin, hatta her toplum ve uygarlığın yüzyıllardır dert hâline getirdiği, başkalarının hayatına yön verme isteğimizi, şablonları, ön yargıları, ayak bağlarını, hep göze batan aşk, sevgi, kavuşmak, kavuşamamak konusunu derinlemesine işlemektedir."

Sundance ve Saraybosna'da seyirci oylamasıyla "En İyi Film" seçilmesinin kendisini daha çok mutlu ettiğini belirten Mehmet, "Bilmekteyiz ki seyirci her zaman en son ve en doğru sözü söyleyen en büyük jüridir" diyerek seyirciyle kurulan bağın önemine dikkat çekiyor.
"DJ Ahmet"in başarısını ise "içtenliği ve orijinalliği’ne” bağlıyor ve ekliyor: "Bir işi her nerede yapmış olursanız olun, dünyanın her yerinde olumlu geri dönüşünü alabilirsiniz yeter ki yaptığınız iş samimi ve içten olsun."
Yeniden Birlik Haber Sitesi'ne özel bir söyleşi veren oyuncu Aksel Mehmet, "DJ Ahmet" filmiyle ilgili merak edilenleri anlattı.
“Dj Ahmet” filminde hangi karakteri canlandırıyorsunuz? Bu projede yer alma teklifi size nasıl geldi ve sizi bu role çeken neydi?
Öncelikle, sayfanızda bana yer verdiğiniz için teşekkür ederim ve bu vesileyle "Yeniden Birlik" çalışanlarını ve değerli okuyucularınızı da selamlamak isterim. İtiraf etmeliyim ki, şüphesiz "DJ Ahmet" filminin yeni hayatı bende, film ekibinde hatta tüm film dünyasında büyük bir heyecan yaratmaktadır.
Ben filmde Ahmet'in babası rolüne hayat veriyorum. Bu teklif bana filmin yönetmeni Georgi Unkovski'den, casting direktörü aracılığıyla geldi. Senaryoyu okuduğumda yönetmenin genç olmasına rağmen, güçlü bir kalemden titiz bir şekilde yazılmış olduğunu ve güzel bir hikâyeyi bütün çıplaklığıyla net bir şekilde anlatabileceğimizi daha o zaman hissetmiştim.
Beni mutlu eden bir diğer unsur da Makedon bir yönetmen olan Georgi Unkovski'nin hiç bilmediği ve tanımadığı bir dili, yöreyi ve kültürü araştırıp kafa yorarak, ustaca yazıp yönetmesiydi. Hatta Türk yönetmenlerinin bile cesaret edemediği, bir Türk-Yörük köyünde geçen bizden bir hikâyeyi ölümsüzleştirip dünyaya duyurma cesaretini göstermiş olması beni çok mutlu etti. Filmde Ahmet'in babası da bu hikâyeyi seyirciye doğru bir şekilde aktarılabilmesi için güçlü bir karakterdi ve bu yönü de beni en çok cezbeden tarafı oldu. Kararımın isabetli bir karar olduğunu filmi izledikten sonra daha da anladım diyebilirim.
Makedonya’da, özellikle Radoviş çevresindeki köylerde çekim yapmak kişisel olarak size neler kattı? Bu bölgedeki insanlar ve kültürle ilgili sizi en çok etkileyen ne oldu?
Bu konuda sanırım biraz duygusal ve hassasım. Bir aya yakın bir zaman oradaki insanlarla yaşadım. Onların sevinçlerini, hüzünlerini, film ekibine olan ilgisini, filmde oynama heyecanını annelerin, babaların ve çocukların gözlerinin içinde görebiliyordum. "Bizi de birileri hatırladı" diyen şaşkın yüz ifadeleri, pırıl pırıl olan özenle seçilmiş yöresel kıyafetleri, kirlenmemiş temiz yürekleri ve ruhlarındaki naifliği içime ilmek ilmek işledi desem yalan olmaz. Buradan devletimize, halkımıza ve her bir bireye ricam; oradaki o köyler o kadar da oralarda bir yerlerde olmamalı, hatta tam da kalbimizin orta yerinde olmalı demeliyiz kendimize. Her nerede olurlarsa olsunlar onlara sahip çıkmalı, "Biz yanınızdayız," duygusunu onlara hissettirmeliyiz.
Film, küçük bir topluluğun hikayesini anlatıyor ancak evrensel temalara dokunuyor. Sizce bu filmin vermek istediği en güçlü mesaj ne ve bu mesajın bugünün dünyası için önemi nedir?
Mesajdan çok bir serzeniş, bir dürtme de diyebiliriz. Ahmet'in hikayesi, her bireyin, hatta her toplum ve uygarlığın yüzyıllardır dert hâline getirdiği hem Ahmet'i hem de insanın kendisini canından bezdirmiş olan başkalarının hayatına yön verme isteğimizi, şablonları, ön yargıları, ayak bağlarını, hep göze batan aşk, sevgi, kavuşmak, kavuşamamak konusunu derinlemesine işlemektedir.

Ahmet'in yaşadığı toplumsal baskılar, hatta kendi canı ciğeri babasının bile onu anlamaması, hayatına olabildiğince müdahale etmesi, okul hayatından meslek seçimine, hatta masum gönül ilişkisine bile müdahale etmesi... Eminim ki hepimiz bu durumdan kendimize dair bir şeyler bulacağız. Bu da bize gösteriyor ki, hangi zamanda yaşarsak yaşayalım maalesef değişen hiçbir şey yok.
Prangalar ve zincirlerimizden çabaladıkça nasıl bir girdabın içinde kaybolabildiğimizi anlatan, sorgulatan ve algı ayarlarımızla oynayan hatta varoluş sebebimizi bile ele alan bir film. Kimilerimiz için mesaj yüklü bir hediye, kimilerimiz için ise soru işaretleriyle dolu bir kutunun içinde daha da kaybolmaya vesile olacaktır. Filmin anlatacak çok şeyi olduğu için siz okuyucularımıza filmimizi izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Saraybosna ve Sundance gibi uluslararası festivallerde bu kadar büyük bir başarı elde etmeyi bekliyor muydunuz? Ödülleri kazanmak size neler hissettirdi?
Ödül almak elbette güzel bir şey fakat beklentiye girme diye bir düşüncem hiç olmadı. Saymış olduğunuz bu iki festival dünyanın parmakla gösterebileceği sayılı büyük festivallerinden ikisi. Ödülleri de film endüstrisinin saygın, otorite kabul edilebilecek kişilerinin elinden almak muhakkak ki gurur okşayıcı bir şey. Fakat beni misliyle mutlu eden şeyin, seyirci oylamasında her iki festivalde de en iyi film ödülünü almak oldu. Bilmekteyiz ki seyirci her zaman en son ve en doğru sözü söyleyen en büyük jüridir.
Sizce "DJ Ahmet" filmini uluslararası izleyiciler için bu kadar çekici kılan ne?
Sanırım içtenliği ve orijinalliğiyle beraber herkese farklı sahnede aynı mesafede yakın olması ve çoğumuzun kendinde olan bir şeyi bulabilmesi, tanıması başarısını sergileyebilmesidir diyebilirim. Hatta "DJ Ahmet" filmi bize şunu gösterdi: Bir işi her nerede yapmış olursanız olun, dünyanın her yerinde olumlu geri dönüşünü alabilirsiniz yeter ki yaptığınız iş samimi ve içten olsun. Makedonya Yörük köy hikâyesinde yapılmış olan bir espri pırıltısını Amerika'da bile seyirciden kahkahalı ve alkışlı bir reaksiyon alabiliyorsanız, bu duyguların değişmeyen, belki de yegâne insan kalabilme özelliği olduğunun kanıtıdır. Bu da az bir şey değil bence.

Film ayrıca gençlerin sesini temsil etmesiyle Gençlik Perspektifleri ödülünü kazandı. Bu ödülün sizin için özel bir anlamı var mı?
Muhakkak ki her ödül mutluluğa sebeptir ve başarının bir kılavuzu olması açısından önemlidir, her ödül de kendi ağırlığını kendi içinde barındırmaktadır. Bu gibi yeni, özel ödüller filmin ne kadar yenilikçi ve gençleri de kavrayıcı bir film olduğunu ve yeni ufuklara yelken açabileceğini göstermektedir.
Film 46. "Manaki Kardeşler Kamera Festivali"nde Makedonya prömiyerini yapacak. Orada yerli sinema severlerle buluşmak size ne hissettiriyor, beklentileriniz nelerdir?
Sırasıyla Saraybosna ve Herceg Novi gösterimlerinin ardından sonraki durağımız Manastır. Bu şehrin festivalinin bizim en prestijli film festivali olma özelliğinin yanı sıra heyecanın artmasına sebep olan diğer bir şey de uzun bir uluslararası başarısının ardından filmin doğduğu kendi topraklarına geri dönüp buradaki kendi insanıyla buluşması olacaktır. Açıkçası bende ve tüm ekipte hissedilebilen bu tatlı telaş ve heyecanı anlatmakta güçlük çekiyorum. Öte yandan seyircimize uzun zaman sonra onların da gurur duyabilecekleri bir filmi onlara armağan etme duygusu tarif edilemez bir duygu.
Beş yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz? Hayalini kurduğunuz bir rol veya birlikte çalışmak istediğiniz bir yönetmen var mı?
Gelecek planları yapan biri hiç olamadığımdan dolayı bu soruya şöyle de cevap verebilirim: Hayatımın öyküsünü suyun ve olayların akışına bırakıp, onun getirdiği öngörülemez sürpriz yolculuğun ve şaşkınlığın tadını çıkartmayı seviyorum. Bu da benim kendi hayatımdan ayrı bir haz almama sebep olmaktadır. Rol ve projelere gelince, belki biraz ütopik gelecek ama rol ve kişilerden çok beni ben hissettiren, huzur bulduğum, sevdiğim yapım ve ortamlarda bulunmaya ve işler seçmeye özen gösteriyorum diyebilirim. ...Yol bizim.
H.Gina
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.