Aşkın ötesinde bir hikâye: 'Benim Adım Aylamaz', köklerini arayan bir yapım
Aşkın ötesinde bir hikâye: 'Benim Adım Aylamaz', köklerini arayan bir yapım
TRT Tabii’nin iddialı yapımı Benim Adım Aylamaz, Üsküp’te başlayan çekimleriyle yapay zekâ ve aşkı buluşturuyor. Unutulmuş kökler, kimlik arayışı ve modern hayatın sorgusu bu özgün hikâyede birleşiyor.
Yeniden Birlik Haber Sitesi olarak, TRT Tabii'nin merakla beklenen yeni dizisi “Benim Adım Aylamaz'ın” Üsküp'teki setine konuk olduk. Alışılagelmiş hikâyelerin dışına çıkan bu yapım, insan ve yapay zekâ arasındaki karmaşık ilişkiyi sıra dışı bir aşk hikâyesiyle ekrana taşıyor.
Dizinin senaryo yazarları Sema Ali Erol ve Türküler Özgül ile dizinin doğduğu topraklarda buluşarak bu yaratıcı sürecin perde arkasını konuştuk. Makedonya doğumlu bir yazar olarak kendi köklerinden ilham alan Sema Ali Erol ile Makedonya göçmeni bir ailenin Türkiye'de doğan temsilcisi Türküler Özgül'ün ortak hikayesi, Mahir Erol'un tamamlayıcı katkılarıyla ete kemiğe bürünüyor.
"Yıllarca kalbimizde taşıdığımız hikâyeyi yeşerttik"
Sema Ali Erol, yıllardır içinde biriken Makedonya ile ilgili bir kimlik hikayesi yazma arzusunu paylaşıyor.
"Benim adım Aylamaz aslında benim işte Makedonyalı olduğum için bir köklerimize götüren bir hikâye. Yıllarca Makedonya'yla ilgili özellikle de bir kimlik hikayesi yazmak gibi bir niyetim vardı. İçimizde bu tohum hep vardı ve bunu yeşertmek istiyorduk ama bir türlü nasip olmadı" diyerek hikâyenin kişisel başlangıcına değiniyor.
Türkiye'deki senaryo sektörünün talepleri doğrultusunda farklı hikâyeler yazdıklarını belirten Erol, bir gün senarist arkadaşı Türküler Özgül ile sohbet ederken onun da ailesinin Ustrumca göçmeni olduğunu ve benzer hikayelerle büyüdüğünü keşfettiklerini anlatıyor.
Türküler Özgül ise, "Çok heyecanlıyız. Yazdığımız bir şeyin artık gerçekleşiyor olması çok çok önemli. Ama bir de tabii biz bu köklerimizle ilgili hikâyeye başladığımız için aslında geriye dönük o hikayeleri deştiğimiz için şimdi buraya tekrar gelmek ve onların yaşadığını görmek böyle zaman atlaması gibi oluyor bir yandan" diyerek hem profesyonel hem de kişisel duygularını dile getiriyor.
Mekanlar değil, köklerimiz bizi buluşturdu
Dizinin ilk on günü Üsküp'te çekiliyor. Çekimler, İstanbul'da başladıktan sonra Üsküp'e, ardından da Ustrumca'ya uzanıyor.
Bu yolculuk, iki senarist için sadece bir yapım süreci değil, aynı zamanda bir içsel dönüşüm anlamına geliyor. Sema Ali Erol, babası Fahri Ali'ye verdiği bir sözü de yerine getirdiğini vurguluyor. Fahri Ali, Makedonya'da yetişmiş değerli bir şair ve gazeteci.
“Çocukluğumda onunla birlikte Sevinç, Tomurcuk, Birlik gazetelerini taşır, Yörük Türklerinin hikayelerini ondan dinlerdim. Bu hikâyeyi yazarken farklı bir duygu içindeyim ve bu hikâyeyi ona adadım" diyerek duygusal bağını ifade ediyor.
Türküler Özgül de bu duyguyu paylaşıyor: "Profesyonelliğin dışında böyle duygusal bir bağımız olduğu için bizim için farklı bir anlamı da var."
Türküler, ayrıca kalemlerinin, bu topraklara olan derin bağlılığı yansıttığını belirtiyor. "Buranın ruhuna çok uygun yazdığımız hikayeler ve kalemimiz. O kara komik, coşkuyla hüzün, neşeyle sevinç... Buraya ait bir şey aslında" diyor.
Unutulmuş bir isim ve kimliğini arayan bir kadın
Dizinin adı olan 'Aylamaz', eski Karaman Yörüklerinde 'ay gibi güzel kız' anlamına geliyor. Ancak bugün neredeyse tamamen unutulmuş bir isim. Dizinin ana karakteri Aylamaz da tıpkı ismi gibi kimliğini ve köklerini unutmuş modern bir kadın.
Sema Ali Erol, karakteri şu sözlerle tanımlıyor: "Bizim karakterimiz Aylamaz da kendi kendini, köklerini, kimliğini unutmuş bir karakter. Aslında İstanbul'da çok modern bir kadın. Yapay zekayla konuşan, arkadaşlık eden, asosyal, modern, yani rasyonalist bir karakter."
Hikâye, teknolojiyle iç içe geçmiş, hızlı bir modern dünyada, özünü kaybetmiş bir kadının arayışını konu alıyor. Sema Ali Erol, projenin ana mesajını "Elbette ki bu modern dünyanın içinde kendimizi bulacağız ama kendi özümüzü de unutmayacağız" diyerek özetliyor.
Oyuncu Seçimi: Karakterlere Uygun Sanatçılar
Senaristler, senaryonun çekimler sırasındaki önemine de değiniyor. Senaryoda ne yazıyorsa aynen onun çekildiğini belirten Sema Ali Erol, oyuncu seçiminde de benzer bir titizlikle ilerlediklerini anlatıyor. "Bizim için önemli olan karakterler öncelikle" diyen senaristler, yapım şirketi, yönetmen ve cast direktörünün iş birliğiyle yazdıkları karakterlere en uygun oyuncuları seçmeye çalıştıklarını ifade ediyor.
Aşkın ötesinde derin sorular
Dizinin konusu her ne kadar yapay zekâyla aşk hikayesi gibi görünse de senaristler çok daha derin meselelere değindiklerini belirtiyor. Sema Ali Erol, "Aşktan öte biz çok daha derin meseleler anlatıyoruz aslında. Aşk tabii ki bir ana motif ama aşkın ötesinde çok daha derin hikayeler anlatıyoruz" diyor.
Türküler Özgül de bu düşünceyi destekleyerek, modern hayatın hem getirilerini hem de götürülerini sorguladıklarını ekliyor: "Neleri kaybediyoruz, neleri kazanıyoruz, elimizde neler var? Bizi oluşturan kimlikler neler, işimiz mi, eşimiz mi? Bunlar olmadığı zaman neyiz aslında? Belki bunu kendi toprağımıza geldiğimizde net görebiliyoruz. Biraz meselelerimiz bunlar."
Dizi, ana karakterin Makedonya'ya gelişiyle başlayan bir hikâye olsa da işlenen temalar evrensel bir nitelik taşıyor. Sema Ali Erol, "Japonya'da da Amerika'da da Afrika'da da aslında herkesin aynı karın ağrıları var. Bu yüzden de bizim açımızdan çok kıymetli bir hikâye" diyerek projenin küresel boyutunu vurguluyor.
Yayın tarihi henüz kesinleşmese de 10 bölümlük bu özgün yapımın birkaç ay içinde TRT Tabii platformunda izleyiciyle buluşması bekleniyor.
H.Gina
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.